Derneğimize mektup gönderen bir mahpusun mektubunu isimsiz bir şekilde sizinle paylaşıyoruz.
Öncelikle selamlarımı iletirim. Çalışmalarınızda başarılar dilerim. Göndermiş olduğununuz ikinci kitaplar olan Türkiye’de Mahpus Olmak ve Hapsetmenin Alternatifleri ile YGS sınav kitapçıklarını aralık ayı içerisinde teslim aldım. Çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Kitaplardan çok hoşnut kaldım. Sanki odamda birileri veya biri varmış, onunla konuşuyor, sohbet ediyormuşum gibi bir his veriyor bana. Yalnız olmadığımı hissettiriyor bana. Çok sağ olun, var olun. İyi ki varsınız. YKS sınavına hazırlanıyorum. Kayıt yaptırdım. İnşallah iyi geçer. İnşallah iyi geçer. Çalışıyorum. Bir yandan bu infaz indirim yasasını takip ediyorum. Medyadan televizyondan takip edebildiğim kadar. Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül’ün 11 Şubat 2020 tarihli İstanbul Sulhi Dönmezer Eğitim Merkezi’nde panel düzenlendi. “Yargı ve strateji belgesine vurgu yaparak geçmiş düzenlemelerle bireyselleştiğimiz infaz sistemimiz standartlarını yükselttiğimiz, hükümlünün ıslahını yeniden sosyalleşerek toplum hayatına uyum sağlamasını amaçlamaktadır.” dedi. Sayın bakana gerçekte böyle olmadığını soran olmadı mı? Bu tecrit altında yatan tek kişilik odaya hapsedilmiş, yalnızlaştırılmış, yakınlarıyla görüşmesi kısıtlanmış, cenazeye dahi gidemeyen, savcı görüşü verilmeyen, telefon görüşü kısıtlanan, kurum içerisinde hiçbir sosyal sosyal çalışmaya, etkinliğe katılamayan, havalandırma saatleri kısıtlı olan, arkadaş ziyareti üç kişi yazma hakkı olmaya, ziyaretleri kısıtlı olup geride kalan anne baba kardeş dışında ziyaret ettirilmeyen. Eşin de yok tabi ki. Çocuğun da olmayınca. Annen, vasi, kardeşin geliyor. Onları da teker teker halinde görüşüyoruz. Hep beraber bir arada aile ortamı gibi olmayınca ziyaretten bir şey anlamıyorum. Yabancı birileri gibi geliyor bana. Sayın Gül bunları biliyor mu? Soran bir gazeteci, muhabir yok mu? Bunu orada medya önünde kameralar karşısında sormak lazım. Yoksa bizlerin bakanlığa, cumhurbaşkanına, meclise yazdıklarımız görmezden geliniyor. Sayın bakanın açıklamasıyla yani amacıyla dediği ile uygulama çok çalışmıyor mu? Nerede benim topluma kazandırılmam? Nerde benim sosyalleşmem? Sayın bakan.
Ben 27 yaşında cezaevine girdim. İnfaz yasasına göre 30 yıl yatıp 57 yaşında cezaevinden tahliye olacağım. Adli bir hükümlü olarak. İlk kez cezaevine girmiş birisiyim. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldım. 2006 yılında. 14 yıldır cezaevindeyim. Herkes gibi benim de hayalim vardı. İyi bir yaşam, iyi bir gelecek. İyi bir eş bulup, evlenip, çocuk sahibi olmak. Aile kurmaktı. Ben 57 yaşında bu koşullarda sağlığım elverebilecek ve hayallerimi gerçekleştirebilecek miyim? Hayır, umutlarım tükeniyor. Çünkü devletimiz bize vebalı muamelesi yapıyor. Şartlar ve koşullar ortada. Uygulamaları ve bakışı, ceza rejimi ortada. Hiç değilse cezaevlerinden çıkarmaya niyetleri yok. 30 yıl boyunca. O zaman bu koşullar, şartlar niye ağır uygulanıyor? Bir süreden sonra yanıma gelende olmayacak. Anne baba hayatta kalmaz. O zaman ben geçimimi, ihtiyaçlarımı, kurumda çalışmadan, çalışma imkanı tanımadan, el becerisi gibi işleri yaptırmadan ben ihtiyaçlarımı nasıl karşılayacağım? Sayın bakan ve yetkililer bunları biliyor mu? Farkındalar mı? Cevap hayır. Bu anlayış, bu görüş, bu kafa olduğu sürece düzeleceği yok.
Eğer amaç gerçekten ıslah etme, topluma kazandırmaksa o zaman gerçekçi olacaklar. Bu şartları ve koşulları düzeltecekler. Herkes de ikinci bir şansı hak eder. Hayallerini gerçekleştirebilir. İnşallah diyorum. Lütfen sizlerin aracılığı ile sesimizi yetkili yerlere duyurun. Tüm tutuklu ve hükümlü arkadaşlarıma selamlarımı iletiyorum.
24.02.2020
Bir cevap yazın