Olağanüstü Bir İnfaz Rejimi: Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası
Uzun lafın kısası “ceza içinde ceza”. Ne odanın metrekaresi ne yalnızlığım, benim zoruma giden tek şey ne biliyor musun bir vebalı gibi ya da terminatör ya da saldırgan bir hayvanmışım gibi diğer mahkumlardan bile uzak ve ayrı tutulmam. Tabi bunda buranın yani idarenin hiçbir suçu yok. Bu bana bu cezayı veren mahkemenin ve adalet denilen adaletsizliğin işlediği bir cinayettir. “İdam kalktı, biz seni idam edemiyoruz. Yaşayabiliyorsan yaşa böyle, yaşayamıyorsan da çek ipini.” Tecritin ve ağırlaştırılmış müebbetin anlamı budur!
Yahu zaten en ağır cezayı veriyorsun üstüne bir de daha hızlı çürütmenin, yok etmenin peşindesin. Nerede bunun ıslah ediciliği? Nerede bunun topluma kazandırılması? Nerede bunun bireyin iyileştirilmesi? Ve nerede bunun dengesi?
Hayatının 12 yılını hapishanelerde geçirmiş bir insan olmama rağmen her zaman şunu söylerim: Hiçbir suç cezasız kalmamalı. Ama o cezanın da bir anlamı, amacı olmalı. İnanın “ağır” kelimesinden ve “ağır”la başlayan her kelimeden nefret eder hale geldim.
(Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nden ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü B.T.’nin 20 Mart 2014 tarihli mektubundan)
Adalet Bakanlığı’nın 17 Şubat 2014 tarihli verilerine göre Türkiye’de hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmiş olan 1453 mahpus bulunmaktadır. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasından dolayı hüküm giyen mahpuslar ayrı bir infaz rejimine tabi tutulurlar. Bu rejimin kendisi bugüne kadar ne hukukçular, ne sosyologlar ne de psikologlar tarafından yeterince irdelenmemiş ve kamuoyunun gündeminde tartışma konusu haline getirilememiştir.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası Türkiye’de idam cezasının kaldırıldığı 2002 yılından sonra, bu cezanın yerine ikame edilmiştir. Bu cezanın çerçevesi Türkiye’de cezaların infazına ilişkin temel kanun olan 5275 sayılı “Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun” tarafından belirlemektedir.[1]
Bu maddede düzenlenen infaz rejimine göre hükümlü, tüm hapislik yaşantısını tecritte, tek başına geçirmek zorundadır. Diğer mahpusların haftada bir telefon ve ziyaret hakkı varken bu cezanın uygulandığı mahpuslar bu haklardan 15 günde bir yararlandırılmaktadır. Üstelik de diğer mahpusları üçüncü dereceye kadar “kan ve kayın hısımları” ile akraba olmamalarına rağmen adlarını vereceği üç kişi ziyaret edebilirken bu cezanın uygulandığı mahpusları sadece eşi, alt soyu, üst soyu ve vasisi ziyaret edebilmektedir. Üstelik de aynı anda birden çok ziyaretçiyle görüşme imkanı tanınmadığı için bu mahpuslar diğer akrabalarını bir daha hiç görememek bir yana ailesini de bir daha hiçbir zaman bir arada görememektedir. Bu kanuna göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen mahpusların hapishanelerde sosyal aktivitelerden yararlanması da mümkün değildir. Eğer hapishane idaresi izin verirse günde bir saat kendi ünitesinde kalan diğer mahpusları görebilir ki görebileceği mahpus sayısı en fazla ikidir. Sosyal olarak neredeyse tam bir izolasyon söz konusudur.
Bu infaz rejiminin özel kılan asıl yanı ise bazı mahpuslar için hapisliği “ölene kadar” koşuluna bağlı kılması, bazı “suç türleri”ne göre mahpusun ancak öldüğünde hapishaneden çıkmasını şart kılmasıdır. Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un koşullu salıverilmeyi düzenleyen 107. maddesinin 16 fıkrası ile Geçici Madde 2’si bu “ölene kadar” durumunu içermektedir. Bu maddeler “terör” nedeniyle hüküm giyen mahpuslar için “hayatı boyunca” yani “ölene kadar” bir ceza öngörmektedir.[2]
107. Madde (16) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap, Dördüncü Kısım, “Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar” başlıklı Dördüncü Bölüm, “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” başlıklı Beşinci Bölüm, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” başlıklı Altıncı Bölüm altında yer alan suçlardan birinin bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi dolayısıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde, koşullu salıverilme hükümleri uygulanmaz.
GEÇİCİ MADDE 2.- (1) 14.7.2004 tarihli ve 5218 sayılı Kanunun 1 inci maddesi ile değişik 3.8.2002 tarihli ve 4771 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunla; ölüm cezaları, müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen terör suçluları ile ölüm cezaları ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülen veya ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasına mahkûm olan terör suçluları, koşullu salıverilme hükümlerinden yararlanamaz. Bunlar hakkında, ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezası, hayatı boyunca devam eder.
Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının öngördüğü bu “olağanüstü” infaz rejimi birçok açıdan irdelenmeyi hak etmektedir:
– Bu infaz rejiminin hukuk felsefesi, hukuk sosyolojisi ve hukuk tarihi içerisinde denk düştüğü yer nedir?
– Cezalandırmanın mantığı açısından bakıldığında cezalandırmanın amacı kişiyi etkisizleştirmek, toplumdan soyutlamak ve bu yolla toplumu koruduğunu iddia etmek midir yoksa 19. yüzyıldan itibaren dile getirilmeye başlanan ve Türkiye’nin yasalarında da yer alan “iyileştirme”, “topluma kazandırma” vb. gayeler midir? Ağırlaştırılmış hapis cezası bu mantıklardan hangisine denk düşmektedir?
– Türkiye’nin ilgili yasaları gözetildiğinde, yasalarda dile getirilen iddialarla bu cezalandırma pratiği ne derece örtüşmektedir?
– Bu cezanın mahpuslar üzerindeki fiziki ve psikolojik etkileri nelerdir? Bu etkiler nasıl değerlendirilebilir?
Sayısı daha da arttırılabilecek bu sorular tartışılabilmeli, olağanüstü bir infaz rejimi olan “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezası kamuoyunun gündemine girebilmelidir. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) olarak, Ağırlaştırılmış Müebbet blogunu kurmaktaki amacımız bu tartışmayı başlatabilmek ve bu tartışmanın kamuoyunun gündemine girmesini sağlayabilmektir. Bu amaçla hem konuya ilişkin mahpus mektuplarına bu blogda yer vereceğiz hem de basında yer alan haberleri derleyip bloga koyacak ve zaman zaman ilgili kişilerle röportajlar gerçekleştireceğiz.
Bu çabamız içerisinde, bu çabayı anlamlı bulan herkesin desteklerine açığız… Olağanüstü bu infaz rejiminin kamuoyunda yeterince tartışıldığı ve ortadan kaldırıldığı günlerin özlemiyle…
[1] Bu kanunun “Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı” başlığını taşıyan 25. maddesine göre;
(1) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı rejimine ait esaslar aşağıda gösterilmiştir:
a) Hükümlü, tek kişilik odada barındırılır.
b) Hükümlüye, günde bir saat açık havaya çıkma ve spor yapma hakkı tanınır.
c) Risk ve güvenlik gerekleri ile iyileştirme ve eğitim çalışmalarında gösterdiği gayret ve iyi hâle göre; hükümlünün, açık havaya çıkma ve spor yapma süresi uzatılabileceği gibi kendisi ile aynı ünitede kalan hükümlülerle temasta bulunmasına sınırlı olarak izin verilebilir.
d) Hükümlü, yaşadığı yerin olanak verdiği ve idare kurulunun uygun göreceği bir sanat veya meslek etkinliğini yürütebilir.
e) Hükümlü, kurum idare kurulunun uygun gördüğü hâllerde ve onbeş günde bir kez olmak üzere (f) bendinde gösterilen kişilere, süresi on dakikayı geçmemek üzere telefon edebilir.
f) Hükümlüyü; eşi, altsoy ve üstsoyu, kardeşleri ve vasisi, belirlenen gün, saat ve koşullar içerisinde onbeş günlük aralıklarla ve günde bir saati geçmemek üzere ziyaret edebilirler.
g) Hükümlü hiçbir suretle ceza infaz kurumu dışında çalıştırılamaz ve kendisine izin verilmez.
h) Hükümlü, kurum iç yönetmeliğinde belirtilenlerin dışında herhangi bir spor ve iyileştirme faaliyetine katılamaz.
ı) Hükümlünün cezasının infazına, hiçbir surette ara verilemez. Hükümlü hakkında uygulanacak tüm sağlık tedbirleri, tıbbî tetkik ve zorunluluklar hariç ceza infaz kurumlarında, mümkün olmadığı takdirde tam teşekküllü Devlet ya da üniversite hastanelerinin tek kişilik ve yüksek güvenlikli mahkûm koğuşlarında uygulanır.
[2] Koşullu salıverilmeyi düzenleyen 107. madde ile Geçici Madde 2’ye göre diğer suç tipleri için ise “koşullu salıverilme süresi şöyledir: Ağırlaştırılmış hapis cezası verilen bir mahpusun koşullu salıverilmeden yararlanabilmesi için 30 yıl hapishanede kalması gerekmektedir. Bu süre birden fazla ağırlaştırılmış müebbet cezası alan mahpuslar için 36 yıl, bir ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile süreli hapis cezasına mahkûmiyet hâlinde en fazla 36 yıldır. Ancak mahpusun “Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı” ceza almış olması hâlinde bu cezalar sırasıyla 36, 40 ve 40 olarak yükseltilmektedir.
Kasım 30, 2018 at 11:31 pm
harika